Schüssler Mineral tuzlarının çalışma prensibi, geleneksel takviyelerden temelde farklıdır. Bu sistem, bir eksiği fiziksel olarak "yerine koymak" yerine, vücudun kendi kendini düzenleme mekanizmasını temel alan bir "regülasyon" felsefesi sunar. Temelinde yatan fikir, sağlık sorunlarının çoğunun vücuttaki mineralin mutlak eksikliğinden değil, hücrelerin bu mineralleri verimli bir şekilde kullanamamasından kaynaklandığıdır.
Bu durum, kanda mineral seviyeleri normal olmasına rağmen eksiklik belirtilerinin yaşandığı "hücresel körlük" olarak tanımlanabilir. Hücre, ihtiyacı olan mineralleri içeri alacak metabolik yeteneğini kaybetmiştir. İşte Schüssler Tuzları bu noktada devreye girer. Onlar, vücuda gramla mineral yüklemek yerine, hücreye biyokimyasal bir "sinyal" veya "uyarı" gönderen habercilerdir.

Bu mekanizmayı bir inşaat sahası analojisiyle özetleyebiliriz, Sahada bolca tuğla (mineraller) olsa da, işçiler (hücreler) talimatları veya deponun anahtarını kaybetmiştir. Schüssler Tuzu, sahaya yeni tuğla getirmek yerine, işçilere doğru talimatı veren bir "ustabaşı" veya kilitli kapıyı açan bir "anahtar" gibidir. Pratikte, özel yöntemlerle son derece seyreltilmiş olan bu Mineraller, Ağız mukozasından hızla emilerek sindirim sistemini bypass eder ve doğrudan hücreye ulaşır. Hücre zarına bir anahtar gibi etki ederek, kilitlenmiş olan mineral emilim mekanizmalarını yeniden aktive eder. Bu sinyali alan hücre, vücutta zaten mevcut olan mineralleri daha verimli kullanmaya başlar. Böylece Schüssler Tuzları, "az, çoktur" ilkesiyle hareket ederek, vücudun kendi kaynaklarını kullanarak hücresel dengeyi yeniden kurmasını sağlar.

Schüssler sisteminde Mineral ihtiyacı, standart kan testlerinden farklı olarak, vücudun verdiği bütünsel sinyalleri okumaya dayanan iki ana yöntemle belirlenir. Bu yaklaşım, sorunun kökenine inerek kişiye özgü bir değerlendirme sunar.

Yüz Analizi (Antlitzdiagnose)
Bu yöntem, Schüssler teşhisinin temel taşıdır. Teoriye göre, vücuttaki uzun süreli mineral dengesizlikleri, yüzde belirli izler bırakır. Bir mineralin kronik eksikliği, cildin renginde, parlaklığında, gözenek yapısında, gölgelerde ve kırışıklıklarda karakteristik değişimlere yol açar. Her bir mineralin eksikliği, yüze kendine özgü bir "imza" atar. Örneğin, Nr. 1 Calcium fluoratum eksikliği göz çevresinde kareli kırışıklıklar oluştururken, Nr. 3 Ferrum phosphoricum eksikliği gözlerin iç köşelerinde mavimsi-siyah gölgelenmelere neden olabilir. Benzer şekilde, yanaklarda aniden beliren ve sinirsel gerginlikle ilişkili kırmızı lekeler Nr. 7 Magnesium phosphoricum ihtiyacına işaret edebilir. Eğitimli bir danışman, bu ince işaretleri yorumlayarak vücudun hangi minerallere öncelikli olarak ihtiyaç duyduğunu tespit eder.

Semptomların ve Modalitelerin Değerlendirilmesi
Yüz analiziyle elde edilen bulgular, kişinin anlattığı semptomlarla birleştirilir. Ancak burada sadece semptomun ne olduğu değil, onu neyin tetiklediği, kötüleştirdiği veya iyileştirdiği de (modaliteler) büyük önem taşır. Örneğin, bir kişinin kas krampları yaşaması tek başına bir ipucu iken, bu krampların özellikle sıcak bir duşla rahatlaması, Magnesium phosphoricum ihtiyacını güçlü bir şekilde doğrular. Soğuk ve nemli havanın eklem ağrılarını artırması ise Natrium sulfuricum mineralinin önemini ortaya koyar. Bu iki yöntem bir arada kullanıldığında, kişinin biyokimyasal ihtiyacına dair bütünsel ve derinlemesine bir tablo ortaya çıkar, bu da doğru mineral desteğinin planlanmasını sağlar.

- Calcium Fluoratum (#1), Cilt, Bağ dokusu, Diş ve Kemik sağlığı için.
- Calcium Phosphoricum (#2), Kemik oluşumu ve Kas Fonksiyonları için.
- Ferrum Phosphoricum (#3), Enfeksiyonların erken evresi, Enerji ve Bağışıklık için.
- Kalium Chloratum (#4), Mukozal zarlar, Lenfatik sistem ve detoksifikasyon için.
- Kalium Phosphoricum (#5), Sinir Sistemi ve Zihinsel yorgunluk için.
- Kalium Sulfuricum (#6), Detoksifikasyon, Cilt ve Solunum sağlığı için.
- Magnesium Phosphoricum (#7), Kas krampları ve Sinir sistemi için.
- Natrium Chloratum (#8), Sıvı dengesi ve Cilt kuruluğu için.
- Natrium Phosphoricum (#9), Sindirim sağlığı ve Yağ metabolizması için.
- Natrium Sulfuricum (#10), Karaciğer ve Safra sağlığı için.
- Silicea (#11), Cilt, Saç, Tırnak ve Bağ dokusu için.
- Calcium Sulfuricum (#12), İyileşme süreçleri ve iltihaplanma için.

12 Temel Schüssler hücre tuzunun etki alanları, vücudun mineral dengesini destekleyerek özellikle bağışıklık, sinir sistemi, sindirim, kemik-diş sağlığı, cilt-saç-tırnak yapısı ve detoks süreçleri üzerinde tamamlayıcı etki gösterebileceği şeklinde tanımlanır. 

Kaynak: Deutsche Homöopathie-Union (DHU), Schüßler Salze Übersicht (Erişim: 2024).